Son çağın en önemli filozoflarından olan Henri Bergson’a ait olduğu söylenen bir yazıyı paylaşmak istiyorum.
Bugünlerde.
Mallarımız arttı, keyfimiz azaldı.
Daha büyük evlerde kalıyoruz ama daha küçük ailelerde yasıyoruz.
Konforumuz arttı ama zamanımız daraldı.
Diplomamız bol ama sağduyumuz az.
Uzmanlıklar arttı ama sorunlar çoğaldı.
İlaçlar çoğaldı, hastalıklar arttı.
Sorumsuzca para harcıyoruz ama az gülüyoruz.
Trafikte çok hızlıyız ama çabuk parlıyoruz.
Aksam geç yatıyor, sabah yorgun kalkıyoruz.
Az kitap okuyor, çok televizyon seyrediyoruz.
Varlığımızı arttırdık ama değerlerimizi yitirdik.
Çok konuşuyor ama az gönül veriyoruz ve bol yalan söylüyoruz.
Para kazanmayı öğrendik ama yuva kurmayı beceremedik.
Hayata yıllar ekledik, yıllara hayat katamadık.
Aya kadar gidip dönmeyi biliyoruz ama komsumuza geçmek için karsıya geçmiyoruz.
Uzaya ulaştık ama ruhun derinliklerine inemiyoruz.
Havayı temizledik ama ruhları kirlettik.
Atomu parçaladık, önyargılarımızı yıkamadık.
Çok yazıyor ama az gelişiyoruz.
Daha çok plan yapıyoruz ama daha az sonuç alıyoruz.
Acele etmeyi öğrendik ama sabırlı olmayı asla.
Gelirimiz arttı, karakterimiz zayıfladı.
Tanıdıklar çoğaldı, dostlar eksildi.
Çabalar arttı ama mutluluklar azaldı.
Bilgisayar ağları kuruyoruz, bilgi otoyolları inşa ediyoruz ama kendi aramızdaki iletişimde zorlanıyoruz.
“Dünya Barışı” der, silahlanırız!
Daha mutlu olmak için “somurtarak” çalışırız.
Yani bugünlerde.
Eve çift maaşın girdiği ama çiftlerin boşandığı.
Güzel evlerin yuva olamadığı.
Kısa seyahatlerin, kağıt mendil gibi ilişkilerin.
Yıka çık gönüllerin, tek geceliklerin.
Kilo dertlerinin ve her derde deva vitaminlerin.
Vitrinlerin dolu ama gönüllerin bos olduğu.
Günlerde yaşıyoruz!